Etologlar çocukların diğer insanlarla uyum sağlar şekilde etkileşime girmeye doğuştan eğilimli olduklarını ileri sürmektedirler. (Eibl-Eibesfeldt, 1989) Çocukların sosyal etkileşimleri sadece anne babadan değil akran grupları ile olan etkileşimini de içermektedir.
Akran öğretimi; bir beceri ya da kavramı öğrenen çocuğun onu öğrenmeyen arkadaşına öğretmesidir.
İnsanların birbirinden öğrenmesi olgusuna ilk dikkat çeken John Dewey’e göre, birey sosyal etkileşimi sonucunda düşüncelerini ve deneyimlerini paylaşarak zaman içinde kendine has belleğini oluşturur. Bir bebek başkasının yaptığı davranışı gözlemler ve o davranışı taklit ederek öğrenir ya da bir çırak ustasını izleyerek işi kavrar. Dolayısıyla çocukta bir akranından ya da modelden yaşama dair becerileri öğrenir. Bu beceri sosyal davranışı yapma isteğini de arttırır.
Akranların öğrenme sürecinde aktif rol üstlenmesi olarak tanımlanan akran-destekli öğrenme (Rohrbeck ve arkadaşları, 2003) birçok öğretim modeli tarafından uygulanmaktadır. Araştırmalarda akran destekli öğrenmenin başarıyı desteklediği görülmüştür. Özellikle akranların başarısı diğer çocukları da çalışmaya teşvik etmektedir.
Akran öğretiminin geleneksel öğretimden daha büyük başarı kazanımlarına yol açtığı yönünde bulgular vardır. (Fuchs, Mathes & Simmons, 1997).
Özellikle akran işbirliği de akran etkileşiminde önemli bir noktadır. Beraber yapılan aktiviteler çocukta aidiyet kavramını geliştirmektedir. Bu sayede paylaşılan ortam çocukta sosyal etkileşiminde ki işlerliği arttırmaktadır. “ortaklık” kavramını hisseder. Bu noktada akranıyla olan etkileşimi çocukta yaşadığı gelişimsel sorunlara çözüm anlamında da yardımcı olur. Örneğin bir beceriyi yapmakta zorlanan çocuk bu beceriyi kazanmış çocuk ile beraber iken onun mentörlüğünde birebir çalışmaya göre daha hızlı öğrenir ve geneller.
Akranlar tarafından kabul görme, olumlu akran ilişkileri, normal gelişim gösteren çocuklar kadar özel gereksinimli çocuklar için de önemlidir. Özellikle okul öncesi dönemde özel gereksinimli çocukların topluma uyumunu amaç edinen kaynaştırma programları, özel gereksinimli çocukların sosyal olarak kabul gördüğü ortamlarda başarılı olabilmektedir (Batu ve Yükselen, 2014).
Özel gereksinimli çocuğun kaynaştırma programından en üst düzeyde yararlanması için sosyal etkileşime geçebilmesi temel bir adımdır. Özel gereksinimli çocuklar arasında sosyal etkileşime geçmede güçlük yaşayan grubun büyük bir kısmını ise otizm tanılı çocuklar oluşturmaktadır. Otizmli çocukların uygun sosyal davranışları model alması açısından kaynaştırma programları kapsamında akran etkileşimine yönelik yapılan sınıf içi aktiviteler çok önemlidir (Campbell, Ferguson, Herzinger, Jackson ve Marino, 2005).
Özel gereksinimli çocukların kaynaştırma programlarında normal gelişim gösteren akranları tarafından sosyal kabulü ile ilgili yapılan araştırmalar incelendiğinde; özel gereksinimli çocukların genel olarak akranları tarafından görmezden gelindiği ve tercih edilmediği görülmektedir( Karadağ ve diğ., 2014; Eratay ve Sazak Pınar, 2006; Çulhaoğlu İmrak, 2009; Kabasakal, Girli, Okun, Çelik ve Vardarlı, 2008; Aykır ve Çiftçi Tekinarslan, 2012)
Pozitif Gelişim Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi çatısı altında 20 yıldır başarı ile uyguladığımız akran etkileşim çalışmalarımız, PGSPORTS bünyesinde seviye atlamış ve bir modele dönmüştür. Aylık ortalama 500 farklı grubun oluşturulduğu kurumumuzda, Akran Etkileşim Grupları tamamen çocuğun yaş, cinsiyet, gelişim özellikleri ve problem durumları baz alınarak oluşturulmaktadır. Çalışmalarımızda çocuğun gölge öğretmen yada ek bir desteğe ihtiyaç duymadan sınıfla beraber hareket edebilme becerisinin desteklenmesi amaçlanmaktadır.